1 Mart 2013 Cuma

Ünal Aysal'dan şantaj davası


Galatasaray Kulübü Başkanı Aysal, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) sermaye artırım başvurusunu reddetmesini değerlendirdi.



Ünal Aysal, hafta içinde ekonomi gazetecileri ve yazarları ile bir araya geldi. Malum, son dönemde Galatasaray sportif alanda olduğundan daha çok finansal alanda daha çok konuşuluyor. Tabii en önemli konu da, gündemde olan ve Galatasaray Kulübü'nün yüzde 55 hisse ile çoğunluk hissedarı olduğu Galatasaray Sportif AŞ’nin sermaye artırımı konusuydu.

Radikal Gazetesi'nden Uğur Gürses'in haberine göre; Başkan Ünal Aysal, son birkaç yıl içinde Galatasaray’ın yaptığı bedelli sermaye artırımları ile hisse satışları konusunda olan tartışmalara da açıklık getirmek için sözlerine şöyle başladı; “Toplum vicdanını rahatsız edecek her şey etik değildir." Aysal, çoğunluğun vicdanını rahatsız etmiyorsa atılan adımların etik olduğunu düşünüyor.

Tartışmaların odağındaki Galatasaray Sportif AŞ’nin 15 bin yatırımcısı (hissedarı) olduğunu, bu yatırımcıların yüzde 99.7’sinin yapılan sermaye artırımlarını onayladığını, sadece 16 kişinin itiraz ettiğini anlattı Aysal. Yüzde 0.3’lük azınlığın, yüzde 99.7’lik çoğunluk hisse sahibinin menfaatini engellediğini düşünüyor. Eğer 5 aylık bir gecikme olmasaydı, hisselerin değerinin bugünkünün çok daha fazla üzerinde olacağını söyledi.

Aysal’ın danışmanları, dava açacak olanların, 30 Ekim 2012’deki genel kurula geldiklerini ve geri adım atılmadığı durumda engelleme yapacaklarını ifade ettiklerini anlatıyor. Hatta şantaj yapıldığı, davaların ve itirazların geri çekilmesi için para istendiği; buna karşı Başkan Aysal'ın mahkemeye başvurarak şantaj davası açtığı öğrenildi.

“Ben sattım diye hisse senetleri düşmedi”
Kulüp, yüzde 83.4 hissesi bulunan Sportif AŞ hisselerini, 2011 Ağustos-Aralık döneminde borsada 772 bin 456 hisse satarak 168.8 milyon TL gelir elde etti. Böylece, kulübün halka açık şirketteki payı yüzde 83,4’den yüzde 55’e indi.

Aysal bu konuya mali tabloyu anlatarak başlıyor; 14 Mayıs 2011’de kulüpte seçim yapıldığı gün, Galatasaray’ın 2.8 milyon TL ödenmiş sermayesine karşılık 251 milyon TL sermaye açığının olduğunu, aslında bu tabloyu da kulübün müflis olduğunun işareti olarak alınması gerektiğini anlattı. Görevi devraldığında, 328 milyon dolarlık bir borç ve bunun 78 milyon dolarlık bölümünün de muaccel olduğunu, 2014’e kadar olan gelirlerin de temlikli olduğunu anlatıyor.

Galatasaray, bu tablo içinde o günlerde elinde bulunan yüzde 83.4’lük hisseleri kullanarak borçlarını azaltılabilmek için ‘hisse karşılığı repo’ yapmış. Kendisi de bir miktar para koymuş. Daha sonra borsada hisse satışından başka yol kalmamış.

Aysal’a göre, böyle batık bir durumdan çıkış için, hisse satışı ile sermaye artışından başka çare yoktu. Galatasaray’ın yüklü bedelli sermaye artışlarının tartışılması yerine, kulübün 251 milyonluk sermaye açığının daha vahim olduğunu, bir tek ortağın bile başvurusu halinde iflas kararının çıkma riski olduğunu, bunun pek de tartışılmadığını düşünüyor. Aysal, “Ben sattım diye hisse senetleri düşmedi” diyor. Ekliyor “Yeni sermaye enjekte etmemiz gerekiyordu. Çünkü 251 milyon TL sermaye açığımız vardı, en az 300 milyon TL artırım yapmamız gerekiyordu. Ayrıca, UEFA’nın ‘Financial Fair Play Rule’ uygulamasına geçmesi de bizi sıkıştırdı.” Ünal Aysal, Galatasaray’ın hisse satışına başlamadan önceki ve bugünkü (1 Temmuz 2011 ile 26 Şubat 2013) hisse fiyatı performansı ile diğer kulüp hisse performanslarını göstererek, “Galatasaray hisselerindeki düşüşün nedeni hisse satışı değil."

Geri çevrilen yeni sermaye artırım başvurusu
Sermaye Piyasası Kurulu, şubat ayı başında Galatasaray Sportif AŞ’nin ikinci sermaye artırım başvurusunu geri çevirdiği gibi, Galatasaray’ın sermaye artırımlarının dolaylı olarak etkileyecek biçimde yeni ilke kararları aldı. Ali Sami Yen Stadı’ndan Seyrantepe’de yapılan yeni Telekom Arena’ya geçildikten sonra, buradan oluşan gelirlerin yüzde 90’ı kulübe, yüzde 10’u Sportif AŞ’ye verileceği ortaya çıkmıştı. Ayrıca yeni bir sermaye artırımı için SPK’ya başvuran kulübe, hem başvurusu geri çevrilmiş, hem de kulübün yüzde 90’lık gelirleri mahsup ederek yeni sermaye artırımına katılmasına yeni düzenleme getirilerek fren konuldu. SPK, bedelli sermaye artırımlarında, sermaye artırımından elde edilecek fonun ortaklığın mevcut sermayesini aşması ve ilişkili taraflara olan ve ortaklığa nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklanan borçların ödenmesinde kullanılacak olması durumunda, sermaye artırımını ’önemli nitelikteki işlemler’ arasında sayacak. Böylece, bu durumda sermaye artırımı için SPK’ya başvurmadan önce ortaklara ayrılma hakkı verilmesi gerektiğini açıkladı. Galatasaray’ın da bu süreci çalıştırmadan sermaye artırımına gitmesi olanaksız hale geldi.

Şimdi SPK’dan ikincil düzenleme bekleniyor. Aysal, şimdi yeniden ikincisi planlanan sermaye artırımının başlangıçta tek aşamada yapılması taraftarı olduğunu, ancak içeriden iki aşamalı yapma teklifi geldiğini ve kabullendiğini söyledi. Aysal, “16 kişi ipotek koymasaydı, bugün Galatasaray yatırımcısı zengindi. Sermaye artırımı yapabilseydik, azınlık yatırımcıyı memnun edecektik” diyor. Ayrıca bu olanları “aradaki farkın açılmaması” için yapıldığını ve itiraz eden yatırımcıların da Galatasaraylı olmadıklarını da düşünüyor.

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, SPK’nın sermaye artırım başvurusunu reddetmesini, “SPK şu anda yanlış bir işlem yapıyor. Gerçek etik hatayı SPK yapıyor” diye değerlendirdi. SPK Başkanı Vahdettin Ertaş ile görüşmeye gittiğini, Ertaş’ın kendisine kulübün sermaye artırımına katılımının alacaklara mahsuben değil de nakit olarak yapılmasını arzu ettiklerini söylediğini, buna olumlu yaklaştıklarını ancak sonradan iptal kararı çıktığını ve şaşırdığını anlattı. Sermaye artırımı konusunu Aysal “Hangi ayağımızın üstünde dans edeceğimizi şaşırdık” diye özetliyor. Aysal, negatif öz kaynakların ancak sermaye artırımı yapılarak düzeltilebileceğini tekrarlıyor.

SPK’nın verdiği cezalar
SPK’nın eski başkan Adnan Polat yönetimindeki dönemdeki işlemlerle ilgili Galatasaray Sportif AŞ’ne kestiği 713 bin TL’lık ceza konusunda ne düşünüyordu? SPK ayrıca, bu cezaların ilgili dönemdeki yöneticilere rücu edilip edilmeyeceğine dair genel kurulda görüşülmesini kulübe bildirmişti. Başkan Aysal’ın eğilimi ne yöndeydi? Birincisi, SPK’nın cezasını çok ağır buluyor. İkincisi cezaların ilgili yöneticilere rücu edilmesine taraftar değil. Eski yöneticilerin cezaya neden olan işlemlerini kasıtlı bulmuyor. “Kötü niyetli olmadıklarını düşünüyorum. Öyle olduklarını düşünseydim, rücu edilmesini isterdim.”

Hiç yorum yok: