26 Eylül 2011 Pazartesi

Galatasaray'da devrim günleri

"Derwall'i kovulmaktan adı kurtarıyor" eleştirilerinden "Türkler, Derwall'e madalya vermeli" övgülerine uzanan yol. İşte Galatasaray'daki Derwall devriminin zorlu süreci...



Galatasaray'ın yeni uygulamasına göre, Türk Telekom Arena'da oynanacak her maç, kulüp tarihine geçen efsane isimlere adanacak. Metin Oktay ile başlayan 'Efsanelere Saygı Günleri', Eskişehirspor maçında unutulmaz Alman teknik direktör Jupp Derwall ile devam etti.

Ülkesinde kazandığı başarılarla 'Şef Gümüş Kıvrım' lakabını alan Derwall'in, Galatasaray'da yaptığı devrim hiç kolay olmadı. Almanlar'a EURO 84'te yaşattığı hayal kırıklığından aldığı paraya, Türk futbolunun alışık olmadığı yeni modelden 'tek adam' eleştirileri ve istifa çağrılarına kadar Derwall, sayısız zorlukla karşı karşıya kaldı.

Florya günlerine 'Ne işin var burada?' tereddütü ve alacağı yüksek ücretin gölgesinde başladı. 'Milli Takım Danışmanlığı' teklifini kabul etmesi de sıkıntıları beraberinde getirdi. Öyle ki Futbol Federasyonu, gelen tepkiler üzerine tecrübeli çalıştırıcının 675 bin lira yerine 425 bin lira aylık almasına karar verdi.

İlerleyen haftalarda Derwall'in çift görevi, üst üste yaşanan puan kayıpları nedeniyle hem sarı-kırmızılı camia hem de Futbol Federasyonu tarafından sürekli gündeme getirildi. Nitekim sürpriz bir şekilde "Ya Galatasaray, ya Milli Takım" krizinin başrolünde yer alması uzun sürmedi.

Alman futbol tarihinde mukavelesi bitmeden istifa eden ilk milli takım antrenörüydü Derwall. Bu yüzden ilk aylar hedef tahtasından inmedi. Galatasaray'ın sahasında Ankaragücü ile 1-1 berabere kaldığı maçın ardından Bild Gazetesi, "Derwall'i kovulmaktan adı kurtarıyor" yorumunda bulunacaktı.

Aynı gazete, 57 yaşındaki hocanın Fenerbahçe derbisinde son kozunu oynayacağını, maçın kaybedilmesi halinde Derwall'in gönderilip yerine Otto Bariç'in getirileceğini bile iddia etti. Oysa onca eleştiriye rağmen Galatasaray, Türk futbolunda bir ilke imza atıyordu.

Milli Takımlar eski teknik direktörü Coşkun Özarı, sarı-kırmızılı takımda menajerlik görevine getirildi. Ancak bu kez de teknik patron Derwall ile Özarı'nın yetkileri tartışıldı. Zaten kısa süre sonra Başkan Ali Uras'tan, "Galatasaray'da menajerlik olayı bitmiştir" açıklaması geldi. Özarı'ın 'menajerlik' titri sadece iki maç sürdü.

A Milli Takım'ın, Kasım 1984'te Finlandiya ve İngiltere karşısında aldığı yenilgiler sonrası Derwall'in istifası TFF tarafından geri çevrildi. "20 yıla yakın kariyerini 6 ayda toz etti" yorumlarına maruz kalan Derwall, kabul görmeyen istifasına karşın milli takımlar danışmanlığından ayrıldı.

Trabzonspor maçının ikinci yarısında oyundan aldığı Abramczik, yedek kulübesinden kendisine uzatılan eşofmanı Alman teknik adamın yüzüne fırlattı. Galatasaray cephesinde forvet oyuncusunun özrü üzerine olay tatlıya bağlansa da gazeteler 'otorite' krizi' başlıklarını atacaktı.

Gelin görün ki, ligdeki kötü gidiş ve beklentilerin altında kalan futbol nedeniyle yönetimden ilk uyarıyı aldığı günlerde Derwall, Fransız hükümeti tarafından futbola yaptığı hizmetler nedeniyle 'Altın Haç' ödülüne layık görülüyordu.

Derwall'le birlikte modernleşmeye başlayan Galatasaray, 1984-1985 sezonunu Türkiye Kupası'yla kapattı. Hedef tahtasından bir nebze olsun inen Derwall'in, "Türkiye'de hayata döndüm. Zor günlerimde Türkler beni yalnız bırakmadı" sözleri rahatladığının da göstergesiydi. Ne de olsa artık eleştirilen değil, hamleleri alkışlanan biriydi.

Galatasaray'a göze hoş gelen futbol oynatmasının yanı sıra Türk antrenörlüğünün gelişmesi için Antrenörler Derneği'ne bağış yapması gibi davranışları, Derwall'e olan saygıyı arttırdı. Nitekim ünlü Alman dergisi Der Spiegel, "Türkler'in Derwall'e sevgisi, geçen yıl O'nu çöle sürenlerin kulağına küpe olsun" yorumunu yapıyordu.

"Derwall, Galatasaray'ın değil Türk futbolunun hocası olmalı" övgülerini, Alman spor yazarlarının "Türkler, Derwall'e madalya vermeli" görüşleri takip etti. Zira ülke futbolu, ilk kez Avrupa'da tahmin edilemeyecek düzeyde Türkiye reklamı yapan bir fotoğrafla karşı karşıyaydı ki bu, o güne kadar görülmeyen bir durumdu.

Alman hoca, 27 maç yenilmeme serisiyle ülkesinde yeniden vitrine çıktı. Schalke'nin teknik adamlık teklifi de gecikmedi. Son maçta şampiyonluğu Beşiktaş'a kaptıran Derwall, Ocak 1987'de Milli Takım'da 'uzman danışman' sıfatını kabul etti. Galatasaray'da birlikte çalıştığı Mustafa Denizli de Ay-Yıldızlı ekibe antrenör oldu.

Tarihler 7 Haziran 1987'yi gösterdiğinde ise Jupp Derwall, sarı-kırmızılı kulübün tarihine adını altın harflerle yazdıracaktı. 1986-1987 sezonunun 38. haftasındaki 2-1'lik Eskişehirspor galibiyeti, Galatasaray için 14 yıllık şampiyonluk özleminin sona ermesi anlamına geliyordu. Derwall için de o özlemi bitiren efsane.

Teknik adamlık görevini 1987'de yardımcısı Denizli'ye devreden Derwall, ancak üç yılda oluşturabildiği düzenin danışmanı olarak tribüne çıktı. Emeklilik kararı almadan önceki son sezonunda ise Aslan'a bir lig şampiyonluğu daha hediye etti.

'Günü kurtarma' yolunu kabul etmeyerek, Galatasaray'ın Avrupa sahnesinde kükremesinin temellerini atan efsane, Haziran 2007'de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Galatasaray Kulübü, Florya Metin Oktay Tesisleri'ndeki bir antreman sahasına Derwall'in ismini verdi.

Hiç yorum yok: